Bu Blogda Ara

KOLONYAL STİL


Kolonyal Tarz
Portekiz ve İspanyollar XV. asırda dünyayı keşfe atıldılar. Eldorado (altın şehir) hayal edilirken Ümit Burnu aşıldı. Hindistan yolu ve tabii dünya, paylaşıma açıldı. Altından daha değerli baharatlar Avrupa’yı sardı.
Birgün bu kolonizasyon öncüleri kendi ülkelerinden getirdikleri mobilyaları yerli halka kopya ettirdiler. Kullandıkları ağaçlar çok sertti. Ormanlarında esrarengiz çiçekler, uçları gökte kaybolan ağaçlar, şahane renklerde tüyleri olan kuşlar ve yerlerde yürüyen vahşi hayvanlar vardı. Gösterdikleri tüm itinaya rağmen ürettikleri kopyalar gerçeklerinden farklıydı. Yeni bir şiir içlerine işliyordu. Bir yerde bir kavisi iptal ediyor, diğer tarafta hayal dışı bir hayvanın heykelini yapıyorlardı. Gemi inşa ustaları ve koloninin marangozları dahi anayurtlarının mobilyalarını aynen yapamadılar. Aletleri bu bilinmeyen ağaçlarda kırıldı, sıcaklık ve nem onları yeni şekiller yaratmaya itti. Böylece “ kolonyal” stil doğdu.
Tüm bu yaratılanların ortak özellikleri vardı. Avrupai yaşama sanatını, iklim zorlamaları, farklı araçlar ve farklı halklarla ilişkiler şeklinde uyarlamaları, bu farklı kütlelerin zoraki karşılaşmalarını, mobilyada ve dekorasyonda “koloni stili” özelliğini doğurdu. Bu insanlar çevrelerinde gördükleri renkleri ürettikleri mobilyalara uyguladılar. Bu renkler, ağırlıklı olarak doğada hakim olan toprak ve ağaç tonları idi. Malzemelerin doğallığı, çeşitliliği, yerli halkın ruhu ile birleşerek kolonyal stile sıcaklığı kazandırdı ve bugün vazgeçemeyeceğimiz bir tarz haline geldi. Örnek vermek gerekirse; bugün hepimizin evlerine sıcaklık katan hasır sepetler, bambu objeler, rattan mobilyalar ve renkli seramikler bunlardan birkaçı…

“Leyla Nahmias”